Çocukluğumuzda oturduğumuz sofralardan yetişkinliğimizde
kurduğumuz sofralara kadar binbir anıyla yüklüyüz. Bir de hayali sofralar
var... Geçenlerde bir arkadaşım sevdiği ölmüş, yerli – yabancı yazar ve
şairleri toplayacağı bir sofra hayalinden söz ediyordu tatlı tatlı... Problem,
nasıl bir menü hazırlayacağıydı... Menü, onu daha birkaç yıl oyalar kafasının
içinde diye düşünüyorum.
Gerçekten de, tatlarıyla, kokularıyla anılarımızda kalan
ya da hâlâ oturduğumuz sofralar günlük hayatımızın önemli mi önemli bir
parçası. Nice öykü ve romanda, filmde unutulmaz yemek sahneleri var. Olayların
gelip düğümlendiği ya da çözüldüğü. Hayatta da öyle çünkü. Genelde hayatımızın
en önemli kararlarını yemek masalarında alıyor ya da iletiyoruz birbirimize.
Yemek masalarında buluşuyoruz özlediklerimizle. Ya da çekip gittiğimiz, terk
ettiğimiz yerler olabiliyor yemek sofraları. Çocuklarımıza ilk öğrettiğimiz
konuların başında geliyor sofra adâbı; kendi meşrebimizce elbette.
İnsanlığın tarihi yeme – içme kültürünün de tarihi. Karın
doyurmanın, açlık bastırmanın ötesinde bir işlevi ve ritüelleri var çağdan
çağa, sınıftan sınıfa değişen. Kap kacaktan, çatal bıçağa kadar çok zengin bir
yelpazeyle karşı karşıyayız. Tarım ve ticaret politikaları dahil. Soframızdaki
lezzetler değişiyor, oturduğumuz kişiler değişiyor, sistemler değişiyor ama o
yemek masasına binyıllardır mutlaka oturuyoruz. Bazen çoluk çocuk, bazen tek
başına... Bazen birbirinden farklı lezzetlerle donatılmış, bazen ortada sadece
bir çorba tenceresi herkesin kaşıklayacağı.
Tabii bir de bedenimizi ve psikolojimizi belirleyen bir
yanı var yemek masasının. Obezinden anoreksiğine, bulimiğinden diyetisyenden
çıkmayanına kadar tanıdığımız tanımadığımız, duyduğumuz duymadığımız birçok
insan var çevremizde. Her birinin hikâyesi de çok farklı.
Kısacası, bir fanzinin sayfalarında tüketilemeyecek kadar
zengin bir konu yemek masası. Herkes sadece anımsadığı bir yemek masası
hikâyesi yazsa kaç cilt bir antoloji elde ederiz dersiniz?
Bu soru bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder