İp, Çocuk’un
elinden kayıyor aniden. Çocuk, incinen taraflarını nereye sakladığını unutan Kadın’ın
elinden… Kırmızı bir balon havalanıyor usul usul.
Çocuk, balonun
peşine düşüyor.
Kadın,
kimselere anlatamadığı düşüşlerinin…
Çocuk koşuyor.
Güvercinleri geçiyor. Yem Satıcısı’nı geçiyor. Kimselerin yanına yaklaşmadığı,
çöpten bulduğu defterine bir şeyler karalayıp duran Kuş Bilgini’ni geçiyor. Yalnız,
ağaçları geçemiyor, yalnız, o gür, yeşil yapraklı ağaçlar bir türlü bitmiyor.
Balon giderek
yükseliyor. Kadın, Çocuk’a bağırıyor.
“Yapamazsın
Çocuk! Hakkın yok, hem vakit doldu” diye.
Çocuk
umursamadan zıplıyor gökyüzüne, balona… Yetişemiyor. Tahterevallilere çıkıyor,
kaydıraklara tırmanıyor, ağaçlara uzanmaya çalışıyor, olmuyor.
Kadın, resmi
adımlarla ona yaklaşıyor. Çocuk biliyor ki, artık uçması gerek. Biliyor ki başka
türlüsü imkânsız. Kadın yetişemeden, uyuklayan Yem Satıcısı’ndan yarım bardak
yem aşırıyor. Gözü yaşararak hepsini yutuyor. Kanatlanıyor. Balonun arkasından
güneşe doğru uçuyor.
Kadın, Çocuk’u
geri götürememesini açıklayıp açıklayamayacağını tartıyor. Çaresi kalmadığına
inandığı an, prova etmekten yorulmadığı bir pişmanlık ifadesiyle iç cebinden sapanını
çıkarıyor.
Kuş Bilgini,
balonun ardına takılıp gökyüzünde kaybolmak üzere olan çocuğa bakıyor. Yeni
Türler başlıklı defterine hızlı hızlı bir şeyler yazıyor.
Kadın, parmaklarıyla
lastiği gererken, ben de kaç defa
vuruldum, diye içinden geçiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder